Yazan: Nafiz BALCI

Güney Amerika 1997

Bölüm I

 

 

Yolculuk
Panama yolcuları indiler.Uçak yeniden havalandı, dört saat sonra da Lima'ya indi.Saat sabahın dördü olmuştu.Bu saatte bilmediğim bir şehirde merkeze yakın ve ucuz otel bulmak imkansızdı.Bu nedenle önüme çıkan ilk komisyoncu ile, hiç şansım olmadığı halde, pazarlığa oturdum. Pahallı da olsa yatıcak bir yer buldum. İlk işim uyumak oldu. Geç vakitte uyandım, duş yaptım ve sonra Lima'yı keşfe çıktım. Kahvaltı yapmak için uygun bir yer aradım. İspanyollardan kalma eski, bakımsız ama güzel görünümlü binalar arasında geziyordum. Bu arada, bir şeyler yemek için girdiğim büfeden Peru'da otobüs ve kamyonla bazen de tren ve kano ile her yere gidilebilineceğini öğrendim. Hemen ülkenin en prestjli şirketi olan Ormena'nın otobüs terminaline gidip ertesi gün için Cusco'ya bilet aldım. Yolculuk oldukca uzun sürdü.Önce Peru'nun bütün batı sahilini 2200 km boyunca kaplayan çölü geçip Aravipa'ya vardık.1000 km'lik bu yolculuk yirmi saati buldu. Burada sekiz saat mola verdikten sonra İnka imparatorluğunun baş kenti Cusco'ya yola çıktık. Ertesi gün sabah 06:00 civarı Cusco'ya vardık. Yolculuk sıfır metrede başlamıştı.İlk gün 2380 mt olan Araquipa'ya vardık, oradan da diğer gün, 3300-3500 mt'ler arasında bir yamaç üstünde kurulmuş Cusco'da sona erdi.
Cusco  
Cusco Mart ayı Peru'da sonbahar başlangıcıdır.Yaz boyunca Brezilya yağmur ormanlarından, hatta okyanustan gelen bulutlar Ant Dağları'na kar bırakır.Kış, Peru amazonları için yağmur mevsimidir.Irmaklar yataklarından taşararak bütün ormanı kaplar.Antların arasında yer alan Cusco yaz yağmurlarını atlatmış, sonbaharla beraber daha serin, kuru fakat güneşli kış mevsimine girmekteydi. Burada bir kaç ay kalmak istiyordum. Bu nedenle iş aradım. Bulmam zor olmadı. Cusco'nun kuzey doğusunda bulunan Manu milli parkında ve güney doğusunda bulunan Auzangate sıra dağlarında turlar düzenleyen bir şirkette rehber olarak çalışmaya başladım.Böylece üç Auzangate yürüyüşünde bölgeyi iyice öğrenme fırsatı buldum.
Auzangate Yürüyüşü  

En yüksek noktası silsileye ismini veren Auzangate (6370 mt) zirvesidir.Çok sayıda 5000 ve 6000 metrelik zirveleri barındırır.Hepside beşbin metreye kadar inen büyük buzullar ile kaplıdır. 4000-5000 mt arasında kıvrılan yeşil vadilerde çok sayıda Quechua köyü ve buraların tek geçim kaynağı alpaca sürüleri bulunur. İşte bu eski buzul vadileri, yüksek geçitler, köyler, alpaca ve lama sürüleri, buzul gölleri ve dev şelaleler arasında geçer Auzangate yürüyüşü. Mevsimden ötürü öğlen onikiden sonra yükseklerde kar, yeşil vadilerde ise yağmur yağar. Dağ hastalığı ve hipotermia'ya karşı dikkatli olmak gereklidir. Yürüyüş, İnka köyleri ve otlaklar arasındaki patikalarda rahat bir yürüyüş şeklinde geçtiği için, sarp zirveler ve buzulların, buzul göllerinin ve bu göllere metrelerce yüksekten dökülen şelalelerin oluşturduğu manzaranın tadını doyasıya çıkartabilirsiniz. Buraya ulaşmak için Urcus'tan Puerto Maldonado'ya giden kamyonlardan birini yakalamanız ve Tinqui köyüne kadar 2-3 dolar vermeniz yeterlidir.

 

Expedisyon Zamanı
Yaklaşık bir aydır 3500 mt de yaşıyordum. Üstelik iki defa yüksek irtifa yürüyüşü yapmıştım ki aklimatizasyon için daha iyisi olamazdı. Sonbahar ilerledikçe yağışlar da azaldı. Artık hava, gündoğumundan öğleden sonraya kadar güneşli, akşamüstleri sisli ve yağışlı oluyordu. Yamaçlar kar doluydu. Kışı beklemeyip sonbaharın sonuna doğru Auzangate'nin yolunu tuttum. Cusco'dan bulabileceğim en hafif yiyecekleri almıştım. Oniki günlük yiyecek ve malzeme ile birlikte çantamın ağırlığı 30 kg'a yaklaşıyordu. Bu kabul edilemez bir ağırlık olmakla birlikte başka seçeneğim olmadığından kabul etmek zorunda kaldım. Cusco'dan Urus'a otobüsle gittim. Puerto Maldonado ve Ocongate'yi bira, mazot ve insan taşıyan kamyonlar ile geçerek Tinqui köyüne ulaştım.(4 Mayıs.1997) Yola sabah 06 sularında çıkmıştım. Tinqui'ye vardığımda hava kararmıştı. "Hostel de Tinqui"de geceledim. Ertesi sabah erken kalkıp beni ve çantamı taşıyacak iki at kiraladım. İlk bir günlük yürüyüşü bu yolla katedecektim. Bu sayede dağa yaklaşırken gücümü korumayı planlıyordum. Fakat plan işe yaramadı. İki tane uzun bacaklı iri ve güçlü at yerine iki kısa bacaklı, kalın gövdeli ve uzun tüylü at geldi. Bunlara yüksek irtifa atı da diyebiliriz. Bütün Ant'larda karşılaşabilirsiniz (nedense bunu sonradan öğrendim). Kamp kurmayı düşündüğüm yere vardığımızda, bacaklarımın ve kıçımın ağrısı ve bir ara kaçan atları yakalamak için sahipleri ile birlikte yaptığımız koşturmadan oluşan morluklar erkenden uyumama yardımcı oldu.
Santa Catalina o Chilenita küçük zirve (5630mt)

5 Mayıs: Ertesi gün 09:30 gibi yola çıktım ve ilk olarak tırmanmayı planladığım zirvenin eteğine kadar dört saat yürüdüm.5050 mt de kamp kurdum ve o günü dinlenerek geçirdim.

6 Mayıs: Saat 08:40 kamptan ayrıldım. Dik ve kötü bir çarşaktan yarım saat yürüdükten sonra buzula vardım. Hava açık.

09:00 Krampon taktım. Kramponla dik ve yorucu bir tırmanıştan sonra zirveye giden sırta vardım. Sırta kadar kar yoktu, fakat yaklaştıkça ve tam sırtta buzul çatlaklarını iyice gizleyen kalın ve yumuşak bir kar tabakası ile karşılaştım.

12:30 Sırta ulaştım. Çıkışta oldukça yavaştım. Hava bulutlanmaya başlamıştı, burada uzunca bir süre dinlendim. Zirveye çok yaklaşmış olmama rağmen bolkar ve buzul çatlakları ile dolu bu rotada baş ağrısı ve mide bulantısı ile yürümek çok zordu. Birşeyler içip kendime geldikten sonra kısa mesafeleri uzatmak pahasına buzul çatlaklarından kaçınarak zirve geçidine geldim.
13:30 Zirvenin tam altında çantamı bıraktım. Rüzgar artıyor, çoğalan bulutlar zirveyi yalayarak geçiyorlardı. Zirve tepeciği sonunda bir kar-buz duvarı olarak önümde belirdi. 2-3 mt yükseklikte olduğunu varsaydığım bu duvarcık, yanına geldiğimde 8-10 mt lik gerçek kütlesi ile beni hayal kırıklığına uğrattı. Kütlenin kuzeyine doğru yan geçiş yaparak alçak bir noktasını bulmaya çalıştım. Bu arada iki kez, kütlenin eğimli yüzey ile birleştiği noktadaki buz çatlağına kaydım. Neyseki bunlar çok kısa düşüşlerdi. Bunlar beni fazla korkutmamış olacakki kendi kendime daha dikkatli olmam konusunda telkinlerde bulunarak tırmanmaya başladım. Kütlenin 65-70 derece eğimde 3-4 mt kadar yükseldiği bir noktadan altımda kuzey buzulunun manzarıası olduğu halde zirve sırtına çıktım. Sonunda zirveye varmıştım.
14:35 Santa Catalina o Chilenita küçük zirve (5630mt)Hava rüzgarlı,sisli ve kar yağışlı. İlk defa bu kadar yüksekliğe çıkıyorum. Halen başım ağrıyor, buna rağmen moralim iyi. Birsürü fotoğraf çekip dönüşe geçeceğim.
14:40
İnişe başladım.
17:10 Çadırıma ulaştım, yemek yedim ve yattım.
Maria Huamantilla (5450mt)
7 Mayıs: Maria Huamantilla'ya yaklaştım. Yürüyüş kısa sürdü, günün geri kalanında dinlendim.
8 Mayıs: Saat 07:10 çadırdan çıkıp yola koyuldum. Hava tahminlerim doğrultusunda açık gidiyor, 20 dakika sonra zirve rotası olan sırta vardım.
07:30 Sırt üzerinde krampon taktım. Bazen hayli ürkütücü olabilen buzul çatlaklarının arasından 50 dereceye varan bir eğimde tırmanışa devam ettim. 5300 mt.de 6 mt yükseklik ve 3+ zorluktaki kaya-buz zeminde ip inişi yaparak rotayı takip ettim.
09:40 Maria Huamantilla (5450mt) zirvedeyim. Hava güzel, biraz dinleniyorum.
10:00 Geri dönüşe başladım. İp inişi yaptığım yerde bu kez tırmanış yapmam gerekti. Çıktığım sırttan inerek 5000 mt.deki kampıma vardım. Kısa, hızlı, verimli bir çıkıştı.
Ninaparaco (5810mt)
Maria Huamantilla'nın altından kampımı topladım ve bölgedeki köylülerin kullandıkları patikaları kullanarak Ninaporaco'ya vardım. Yol iki gün sürdü ve artık başım ağrımıyordu ne iyi. Mesafeleri koşar adımlarla alıyordum. Buna rağmen bu seferde yolda beni durduran köylülere doktor olmadığımı ve onlara ilaç veremeyeceğimi anlatmaktan (yada anlatamamaktan) yoruldum. Bunlar dışında, ekmek ve şeker karşılığında tütsülenmiş alpaca eti, koka yaprağı takas etmek isteyenler, lama yününden el örgüsü çanta satmaya çalışanlar da oldu. Öğlen vakitlerinde kuzey duvarlarından dev buz çığları düşüyordu. Alpacalar
9 Mayıs: Zirvenin altında, olabilecek en yakın noktada (5250 mt)kamp kurdum. Buraya varabilmek için döküntü ve çatlaklarla dolu bir buzulu 5100 mt civarında uzun sıçrayışlarla yan geçmem, dik bir çarşak çıkmam ve iri döküntü kayalardan oluşan bir yığını geçmem gerekti. Sabah erken kalktım. (10.Mayıs.1997) Hava kalın ve gri sirus bulutlar ile kaplı olmasına rağmen güneşin sıcaklığını hissedebiliyordum. Kahvaltı ettim.

07:30 gibi yürüyüşe başladım, 20 dakika sonra 5350 mt.lerde kara girdim. Kramponlu oalarak 5600 mt.ye kadar bolkar kaplı uzun ve geniş bir sırttan ve yine buzul çatlaklarından tırsarak yürüdüm. 5650 mt. civarında 700-800 mt.lik bir buzul platosunu ve zirveye giden sırtı geçerek 5700 mt.de zirve tepeciğinin altına geldim. Bolkar kaplı bu dik tepeciği tırmanmak zor olmadı10:50 Ninaparaco (5810 mt). Nereden nereye, bu seferde hiç bu kadar yükseğe çıkmamıştım. Güneş ısıtıyor, gökyüzü parlak ve koyu bir mavi, havada iri alto kümülüsler geziniyor.11:20 İnişe başladım. 12:50 Kamptayım.